1 Aralık 2012 Cumartesi

"Pollyanna" meselesi ve İlk buluşma

Şimdi dur bir düşün !
Geçmişte neler yaşadın neleri atlattın.

Unutamam ya da atlatamam dediğin şeyleri şöyle bir film şeridi gibi geçir gözünün önünden. 

Çünkü içinde bulunduğumuz zaman her ne kadar ümitsizliğe kapılsak da ;
"herşey geçiyor !" ve "herşeyi unutuyoruz !" tabi zamanla..

Bu yazının tümünü okumadan önce kendine şu soruları sor ;
"Hayattan ne istiyorum ?"
"Şuan nelerle uğraşıyorum ? Sorunlarım neler ? Canımı sıkan şeyler neler ?"

Eğer "canını sıkan şeyler" kategorinde aşk hayatının başarısızlığı gibi sebepler varsa okumaya devam edebilirsin, "aa yok benim başka sorunlarım var herşey aşk değil ki" diyorsan zaten sen aşmışsın bunları :) Hiç okuma, senin için vakit kaybı derim.

Öncelikle ilk buluşma, ilk izlenim, ilk algı önemli ! 
Ama;
İnsan algısı bazen çok yanıltıcı olabiliyor. 
Kısaca açıklayayım; biz insanlar her gördüğümüz, yaşadığımız, duyduğumuz ve içinde olduğumuz durumlara anlam yüklemeye çalışmadan yaşayamayız. 

Ne kadar inkar edersek edelim sürekli soru işaretleri aklımıza takılmaya devam eder.


"Benle görüşmek istemesinin sebebi nedir"
"Beni nasıl buluyor ?"
"Ne demek istedi ?"  vs vs.
 
İçimizden bunları bu formatta sormasak da, böylece toparladım açık olalım diye.
"ben soru falan sormam, öyle yaşar giderim başkaları çok da umrumda değil !" diyorsan o zaman senin olayın beni aşar, burada olmanın bir anlamı yok :)

Eğer mantıklı bir sebep aramak ve dinlemek istiyorsan,
Sana söyleyebileceğim ilk şey şu ; "asla asla ve asla kendini kandırma".  

"Nasıl olacak o iş !" diyorsun şuan hissedebiliyorum. Sana şimdi bir örnek vereceğim, ne demek istediğimi o zaman anlayacaksın.

Diyelim ki birlikte güzel bir gün geçirdiniz ve eve geri döndün. Oturdun bir şekilde mesaj atmasını bekliyorsun ve atmıyor.

Sonuç 1: Boşuna bekleme Pollyanna, şuan muhtemelen başka bir arkadaş grubuyla buluşmuş Fenerbahçe'den, Galatasaray'dan, Beşiktaş'tan ve daha bir çok saçmalıktan oluşan derin bir muhabbete dalmıştır. Aklına bile gelmiyorsundur nokta !

Sonuç 2: Herhangi bir bahanesi olmaksızın mesaj atmak veya aramak istemeyebilir. Seninle güzel vakit geçirdiğini görmüş olabilirsin ama bu senden hoşlanması, seni aramak istemesi anlamına gelmez. Gününü değerlendirmiştir, yapacak başka birşeyi yoktur, seninle vakit geçirmiştir sadece, bunu şahsi algılama nokta !

Sonuç 3: Çok çok extreme bir durum ama bir işi çıkmıştır, şarjı bitmiştir, yolda kalmıştır, birine rastlamıştır, biri onu lafa tutmuştur, falan filan ama ben "inanma" diye yine de bir söyleyeyim Sevgili Pollyanna nokta ! (Sanki bugüne kadar hiç yalan yakalamadın)

Bu tip insanları bekleme, hatta hiç aldırma, mümkünse hiç varolmamışlar gibi davran ve uzaklaş oradan !  

Çünkü senin de içinden anladığın ama kendine itiraf edemediğin gibi büyük ihtimalle aradığın şey ; "bu da değil !"

Şimdi "bekliyordum ve beni aradı" diyorsan bir sonraki yazıyı beklemen gerek, çünkü senin başarısız aşk hikayen burda bitmeyecek gibi !  :)


30 Kasım 2012 Cuma

Başlangıç ; pembe gözlükler ve şemsiye teorisi

Başlangıç önemlidir !

Eğer aradığın şey macera veya geçici heves değilse, önce pembe gözlüklerini bir çıkar..
Ayrıca şemsiye teorisi deyince de aklına ilk gelen şemsiyelerden değil bu :)

Başlangıçların hepsinde düştüğümüz hata genellikle aynı maalesef; "herşey güzel görünüyor"..
Ama olmaya da bilir, bu ihtimali hep atlıyoruz, hep olumlu görmek istiyoruz. Kendimizi herşeyi toz pembe görerek kandırıyoruz !

Biraz açalım,
Yağmurlu bir günde elinde taşıdığın şemsiyeyi mutlaka bir yerde unuttuğun olmuştur. Şanslıysan tanımadığın biri farkedip "şemsiyenizi unuttunuz !" demiş olabilir.
Şunu düşün ;
1.Hiç tanımadığın insanlar iyi insanlar olabilir, ama aslında iyi olmayabilirler de..
2.Sana iyilik yaptıkları iyi niyet taşıdıkları anlamına gelmez, kötü niyet de taşıdıklarını söyleyemeyebilirsin..
3.Ama yine seni hiç tanımamalarına rağmen şemsiyeni geri getirerek sana iyi davranmış sayılırlar.

Bundan çıkaracağın sonucu merak ediyorsun şuan, ben söyleyeyim;

"Doğru başlangıçlar yapmak istiyorsan, kimseye güvenmeyeceksin"

"Nasıl yani ?" dediğini duyar gibiyim.
Şöyle ki ; tanımak ve yakınlaşmak istediğin kişi sana iyi davranıyorsa -ki seni hiç tanımayan insanların da sana iyi davranabileceğini biliyorsun artık- bu senden hoşlandığı anlamına gelmeyebilir.

Her insan içerisinde "asgari" miktarda iyilik barındırır, bunun senin algını yanıltmasına izin verme ! Kimseye kolay güvenme :) 

Her şemsiyeni geri getiren adama "hayatımın adamı" diyemeyeceğin gibi, her yüzüne gülen adama da "hayatımın adamı" diyemezsin.

Bu nedenle başlangıçlarda kimseye iyi yaklaşımından ötürü fazla kredi tanıma, bırak kendi kredisini kendi kazansın, eğer vakti ve isteği varsa tabi !

Şemsiyeni de bir yerde unutmamaya çalış :)

Hazırsan başlayalım !

Hazır ol !
Çünkü bundan sonra burada gördüğün yazılar senin yaşadıklarını anlatan yazılar olacak !

Bazen durup şöyle diyeceksin ; "sahiden de aynısıydı başıma gelen !"

Uzayıp giden yolculuğunda belki ne yapıp yapmaman gerektiğini hala bilemeyeceksin belki ama, en azından yalnız olmadığını bileceksin !

O zaman Kır Aklının Zincirlerini, kendini hayata ve hayatın getirdiklerine aç, yüzünü güneşe dön ve "yalnız değilmişim" diyebilmenin keyfini çıkarmaya bak.

Burada bulacağın şeyler  hayata dair, varlığına emin olamadığın aşka dair, erkek ve kadın gözünden hayatın nasıl göründüğüne dair şeyler olacak, bunlara cevap arıyorsan doğru yerdesin !

Neden "kalbimin değil de aklımın zincirleri" dediğini duyar gibiyim. Kalp sadece vücuda kan pompalayan bir organ, ne olup bitiyorsa aklında, zihninde, beyninde çünkü ! 
Neye inanırsan onu yaşarsın aslında, neyse şimdiden derinlere dalmayalım çok fazla..

Şimdi biraz bekle ! İlham perisi çok sık uğramayabiliyor !